Ormanda Ölüm Yokmuş

23 Kasım 2010 Salı

Yapraklar yerli yerinde duruyordu neyse ki! Orman resimleri, taşlar.Yapraklar da bulutlar gibi rüzgarı görünür kılıyor, yaprakların kıpırtısı, bulutların hareketi olmasa boşluğun ürkütücü derinliğiyle yüz yüze kalırdık. Yatağına uzanıp doyasıya inledikten sonra gözlerini odasının tavanına çaktığı jakaranda dalına verip ümitsiz bir ayıklıkla, "Ne gelecek bilmiyoruz" diye mırıdandı. O zaman, Yasemin'le ormana gitmek için sözleştiklerini anımsadı. Sonra, birlikte yalnızlığa gömüldükleri o boğucu yaz akşamını. Öyle ağlıyordu ki başını kaldırıp Yasemin'e bakamıyordu bile, ama kararı karardı. Ne yapıp yapıp kendimizi bu hava içinde tutmalıyız. Artık sesinde o eski ruh yoktu. "Ne kadar uzatabilirsek..." Gücünün sınırlarına gelip dayandığını, direncinin kırılmak üzere olduğunu hissederek bakışlarını tavana yaptığı bulut resimlerinin üzerinde dolaştırdı ve Yasemin'in kapıya yaklaşan ayak sesini duyunca, odasına saçılacak gündüz kokusundan korunmak ister gibi yorganı yüzüne çekti. Tatlı sarı yapraklar...İncecik. Jakaranda dalını, pencereye doğru uzanan büyük bulutun ucuna çakmıştı. Gözlerinde kalan o yüz...El Greco'nun adamlarının yüzüne benziyordu.s.13

0 yorum:

Yorum Gönder