Mezarlarınıza tüküreceğim

8 Nisan 2012 Pazar

Tom'un evi satabileceğini düşünüyordum; cepte para olursa, Moronlar'ın başına dert açabilirdik, hatta üçünden birini mahvedebilirdik, ama düşüncesine göre hareket etmesini engellemek istemiyordum. Ben de kendime göre yapıyordum işimi. Kafası hala Tanrı'ya ve iyiliğe dair önyargılarla doluydu. Tom fazla nasumluydu, bu da onun sonu olacaktı. Sanıyordu ki iyilik yapmakla iyilik bulunur, oysa böyle bir şey olsa bile bu sadece bir rastlantıdır. Önemli olan tek bir şey vardırİ o da öç almak, hem de fazlasıyla. Benden daha da beyaz tenli çocuğu düşünüyordum. Anne Moran'ın babasıçocuğun kızına kur yaptığını ve birlikte çıktıklarını öğrendiğinde bu iş uzun sürmemişti. Ama çocuk bu şehirden hiç çıkmamıştı.

Ama ben on yıldan daha uzun süredir uzak kalmıştım buralardan ve aslımı bilmeyen insanlarla temas ede ede bize aşıladıkları aşağalık duygusundan yavaş yavaş kurtulmuştum, bir dürtü gibi bu aşağalık duygusu; Tom'un patlamış dudaklarından acıma sözleri dökülmesine, Beyaz Adam'ın ayak seslerini işitir işitmez kardeşlerimizin dehşet içinde, böcekler gibi, kaçacak delik aramasına yol açar; ama biliyorum. Beyaz Adam'ın derisine sahip olmakla onu ele geçirmek kolaylaşır, çünkü kendi benzerleriyle çenesi açılır ve kendine ihanet eder.

Su, Tüyün Üzerinde Bekler.

15 Şubat 2012 Çarşamba


Tablonun sırtına, bir köşesine kumaşın, ince uclu fırçasıyla "Sakatlar işleriniz gani olsun" yazmış.Uzmanlar, sanat tarihçileri, yaşlı Brueghel'in yaşlılık döneminde gerçekleştirdiği bu ünlü tablonun bildirisi bağlamında yorumlardan yorumlara koşuyorlar. Belki de son bitirdiği yapıtı bu - tam bilinemiyor. Bir türlü vasiyet sayılabilir mi? Yoksa, ressamın Hayat'tan çıkardığı ana sonuçla mı karşıkarşıyayız? Çağ simgelerin, dolayımlı anlatımın gözde olduğu bir çağ.

Beş kötürüm dilenci, tahta bacaklarının üzerinde, köy meydanını andıran bir yerden beş ayrı yöne doğru harekete geçiyorlar: Sanki oradan, yeryüzüne yayılacaklar. Giysileri, özellikle de şapkaları dikkat çekmiş öteden beri. Kralı, papazı, kentliyi, köylüyü taşıdıkları doğru mu? Düpedüz onlar mı, onlar gibi mi giyinmişler? Brueghel'in toplumun her üyesi, her sınıf için bir dilenci temsilci yerleştirmiş olduğu tablosuna, mantıksız görünmüyor bana: Rastladığım berduşları gözümün önüne getiriyorum, her birinin bir başka şey (yönetici, işadamı, tüccar, aydın, şair, emekçi, toprak adamı) pekala olabilecekken kaymayı seçtiklerini, kaymaya seçildiklerini fark ediyorum. Sonra, aynı işlemi ters yönde gerçekleştirmeyi deniyorum. Şapkalarıyla insanları seçiyorum gözümden, tıpatıp yerine oturuyor herşey bu avuç içi kadar tabloda.

Ya altıncı kişi, diye sorulacaktır tabii. Resmin sağ üst köşesinde sanat tarihinin "gizemli" olarak nitelemekle yetindiği, iki adım daha atınca tablodan çıkacak olan şahıs kim gerçekten de? Yalnızca arka plandan geçip giden, geçip gitmeyi üstlenen biri mi?

Elinde tuttuğu çanağı andıracak nesneye bakılacak olursa: Toplamış o.

Burada, o toplayasıya dağınık duran birşeyleri toplamış - yanyana, biraraya getirmiş.

Nereden gelmiş olabileceğini kestiremiyoruz.

Nereye gittiğini de.

Ola ki, diyorum, tablonun arkasına, topladığı cümleyle yönelen,

cümlesini,

cümlemizi

içeren, taşıyan, ileten

kelimdir.

Sonra, iki cümle arası, gene susuyorum.