Sigarayı, acele etmeden yaktım, bir iki nefes çektim.Gerçek heyecanım geçmişti; kendimi ancak düşünerek heyecanlandırabilirdim artık. Yazıya baktım.Anladığım bir dilden değildi.Bunu pek beğenmedim.Sanki hiç bir dilden değil diye mırıldandım, ne söylediğime aldırmadan.Belki yakınımda oturan bir yabancıya gönderilmişti..Garip kelimeler diye düşündüm galiba. Evet, ilk görüşümde ne garip bulmuştum galiba bu mektubu.
Morde ratesden, Esur tinda serg! Teslarom portog tis ugor anleter, ferto tagan ugotahenc metoy-doscent zist. Norgunk! UBOR - METENGA s.39
Oğuz Atay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Oğuz Atay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Korkuyu Beklerken
14 Aralık 2010 Salı
Gönderen
Unknown
zaman:
06:43
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş

Tutunamayanlar
Uyuyamıyorum. Uykuda değişeceğimden korkuyorum. Oswald gibi uyanmaktan korkuyorum. Kendimi yormamaya çalışarak bekliyorum yatakta. Oysa, asıl bu bekleyiş yoruyor beni. Terlemeye başladım. Şaşılacak derecede zayıfladım bu terlemeler yüzünden. Önce ellerim, sonra ayaklarım terliyor, sonra bacaklarım, sırtım. Ateşim biraz düşüyor bu terlemelerin sonunda. Tekrar ateşime bakmaya başladım. Yarım saatte bir derece koyuyorum. Annem, bazen dereceyi saklıyor. Terleme geçince yataktan kalkıyorum, çamaşır değiştiriyorum ve evde dolaşmaya başlıyorum. Annemin uyumadığını, yatakta endişe ile beni izlediğini seziyorum. Bazen dayanamıyor, çekingen bir sesle, nasıl olduğumu soruyor. Ona, en aksi bir sesle, anlaşılmaz ve homurtulu bir karşılık veriyorum. Koltukla uyukluyorum çoğu zaman. Ankara’daki evi görüyorum rüyamda. Ev büyüyor, büyüyor, insanlarla dolup taşıyor. Tanıdığım bütün insanlar sığıyor evin içine. Gözlerimle, en önemsiz köşelerine kadar dolaşıyorum evi: annemle babamın pirinç topuzlu karyolasını, tahta kenarlı koltuklarını görüyorum. İstanbul’a taşınırken hepsi satılmıştı. Kafamın içini temizlemek mümkün değil demek ki.
S. 615
Tweet
S. 615
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)