The Seventh Continent

11 Mayıs 2011 Çarşamba


Asıl tehlike aslında hiç beklemediğinizdir yani kendiniz! Haneke sizin ne kadar sıkışabileceğinizi görmek istiyor bir eve, bir arabaya, bir işe ama daha çok bir bedene.İnsan nasıl yok olurun cevabını nasıl var olunuyor üzerinden görmek için hala geç kalmış sayılmazsınız.

4 yorum:

justine dedi ki...

The Seventh Continent'i seyrettim. Çok oldu tabii, ama her sahnesiyle aklımda. En sevdiğim Haneke filmi değil bu, yine de çok etkilenmiştim. Seyrederken aklıma devamlı, yıllar önce Gerede'de bir otel odasında kendimi "ilginç" bir şekilde eğitişim gelmişti; "eşyalara bağımlı olmamalısın, eşyalarla aranda pragmatik bir ilişki olmalı."

Şimdi yıllar geçti. Haneke'yi bırak, kendimi anlamam bile daha çok zorlaştı. Evet, ters bir ilişki var yıllarla bir şeyleri anlama (anladığını sanma) gücü arasında. Şunu biliyorum ama; duvarıma Bedri Rahmi'nin Han Kahvesi resmini asarken öyle fazla düşünmüyorum artık, asıyorum sadece. Roma'nın hedonizmini ve Haneke'nin sinirini hızla geçersek, zevk önemlidir, gülümsetir.

p.s.: Bernhard yazısının altına yazmışsın Hacivat, bunun bir nedeni var mı? Odun Kesmek romanını okudun mu ya da özellikle Bernhard okur musun? Sadece merak ettim, öylesine bir seçim de olabilir tabii.

Unknown dedi ki...

uzun zaman oldu resim asmayalı sadece duruyor var gibi, Haneke üzerinden belki de söylemek gerekirse 365 gün görmediğim bir resme 1 gün bakmak için teslim olmayalı. Bernhard okurum, Bernhard severim, tesadüf değildi.

justine dedi ki...

Şimdi gördüm sitedeki Bernhard alıntısını, güzel. Etiketler işe yarıyormuş gerçekten.

Unknown dedi ki...

ah evet işe yarıyorlar sadece görümlük değiller :)

Yorum Gönder